Ana içeriğe atla

Kondenser Çeşitleri ve Çalışma Prensibi


Kondenser Çeşitleri ve Çalışma Prensibi

Soğutma sisteminde su soğutmalı, hava soğutmalı veya su-hava soğutmalı olarak üçe ayrılan buhar yoğuturucusu olarak çalışır. Su soğutmalı olanlar devir daimli suya, hava soğutmalı olanlar temiz havaya, su-hava soğutmalı olanlar ise hem suya hem de havaya ihtiyaç duyarlar.
Kondenser içerisinde soğutma sisteminde refrijeranın evaporatörden aldığı ısı ile kompresördeki sıkıştırma işlemi sırasında ilave olan ısının sistemden alınması yapılır. Böylece refrijeran sıvı hâle gelerek basınçlandırılır ve tekrar genleştirilerek evaporatörden ısı alacak duruma getirilir.
Kondenser çalışma prensibini buhar ve gazların bir yüzeyde yoğurması, yüzeyin vasıflarına bağlı olarak “Damla veya film teşekkülü” tarzlarında oluşması olarak kısaca açıklayabiliriz. Damla teşekkülü ile yoğuşma (dropwisecondensation) durumunda çok daha yüksek (film teşekkülünden 4-8 defa daha fazla) ısı geçirgenlik katsayıları sağlanabilmektedir. Bu tercih edilmekte ise de uygulamada refrijeran özellikleri ve kondenser imalatının ekonomik faktörlerle sınırlanmaları nedeniyle ancak film tarzı yoğuşma ve az ölçüde de damla teşekkülü ile yoğuşma birlikte olmaktadır. Kondenserdeki ısı alışverişinin 3 safhada oluştuğu düşünülebilir. Bunlar;
– Kızgınlığın alınması,
– Refrijeranın yoğuşması,
– Aşırı soğutmadır.
Kondenser dizaynına bağlı olarak aşırı soğutma kondenser alanının %0-10’unu kullanacaktır. Kızgınlığın alınması için ise kondenser alanının %5’ini bu işleme tahsis etmek gerekir. Bu üç değişik ısı transferi şekline bağlı olarak kondenserdeki ısı geçirme katsayıları ile sıcaklık araları da farklı olacaktır. Ancak kızgınlığın alınması safhasındaki ortalama sıcaklık aralığının fazlalığına karşı daha düşük bir ısı transferi katsayısı mevcut olacak, fakat aşırı soğutma sırasında bunun aksine sıcaklık aralığı daha az ve ısı geçirme katsayısı daha fazla olacaktır. Yoğuşma sırasında ise her iki değer de alt-üst seviyelerinin arasında bulunacaktır. Yapılan deneylerde ısı transferi katsayısının artmasının karşısında sıcaklık farkının azalması (veya tersi) yaklaşık olarak aynı çarpım sonucunu vermektedir ve bu değerlerin ortalamasını kullanmak mümkün olmaktadır. Hesaplamada sağladığı basitlik de göz önüne bulundurularak kondenserlerin hesabında tek bir ısı geçirme katsayısı ile tek bir ortalama sıcaklık aralığı değerleri uygulanmaktadır.

Kondenser Yapısı ve Çeşitleri

Genel olarak üç değişik tip kondenser mevcuttur:
– Su soğutmalı kondenser
– 
Hava ile soğutmalı kondenser
– 
Evaporatif (Hava-Su) kondenser
Uygulamada, bunlardan hangisinin kullanılacağı daha ziyade ekonomik yönden yapılacak bir analiz ile tespit edilecektir. Bu analizde kuruluş ve işletme masrafları beraberce etüt edilmelidir. Diğer yandan, su soğutmalı ve evaporatifkondenserlerde yoğuşum sıcaklığının daha düşük seviyelerde olacağı ve dolayısıyla soğutma çevrimi termodinamik veriminin daha yüksek olacağı muhakkaktır, bu nedenle yapılacak analizde bu hususun dikkate alınması gerekir.

Su Soğutmalı Kondenser

Bilhassa temiz suyun bol miktarda, ucuz ve düşük sıcaklıklarda bulunabildiği yerlerde gerek kuruluş ve gerekse işletme masrafları yönünden en ekonomik kondenser tipi olarak kabul edilebilir. Büyük kapasitedeki soğutma sistemlerinde genellikle tek seçim olarak düşünülür. Fakat son yıllarda yüksek ısı geçirme katsayıları sağlanan hava soğutmalı kondenselerin yapılmasıyla 100 Ton/fr. kapasitelerine kadar bunların da kullanıldığı görülmektedir. Su soğutmalı kondenselerin dizaynı ve uygulamasında boru malzemesinin ısıl geçirgenliği, kullanılan suyun kirlenme katsayısı, kanatlı boru kullanıldığında kanat verimi su devresinin basınç kaybı, refrijeranın aşırı soğutulmasının seviyesi gibi hususlar göz önünde bulundurulur. Bakır boru kullanılan kondenselerde (halojen refrijeranlar) genellikle borunun et kalınlığı azdır. Bakırın ısı geçirgenliği de yüksek olduğu için kondenserin tüm ısı geçirme katsayısına kondüksüyonun etkisi azdır ve bu katsayı daha ziyade dış (refrijeran tarafı) ve iç (su tarafı) film katsayılarının değerine bağlı olur. Hâlbuki et ısıl geçirgenliği az (demir boru gibi) olan borular kullanıldığında kondenserlerinde, borudaki kondiktif ısı geçişi de tüm ısı geç olur.
Kirlenme katsayısı, kullanılan suyun zamanla su tarafındaki ısı geçiş yüzeylerinde meydana getireceği kalıntıların ısı geçişini azaltıcı etkisini dikkate almak maksadını taşır.
Kirlenme katsayısını etkileyen faktörler şunlardır:
– Kullanılan suyun, içindeki yabancı maddeler bakımından evsafı
– Yoğuşum sıcaklığı
– Kondenser borularının temiz tutulması için uygulanan koruyucu bakımın derecesi
Bilhassa 50C’nin üzerindeki yoğuşum sıcaklıkları için kirlenme katsayısı, uygulamanın gerektirdiğinden biraz daha yüksek alınmalıdır. 38 C’nin altındaki yoğuşum sıcaklıklarında ise bu değer normalin biraz altında alınabilir. Su geçiş hızının düşük olması da kirlenmeyi hızlandırır ve 1m/sn.de den daha düşük hızlara meydan verilmemelidir. Yüzey  kalıntıları periyodik olarak temizlenmediği takdirde kirlenme olayı gittikçe hızlanacaktır, zira ısı geçirme katsayısı git gide azalacak ve gerekli kondenser kapasitesi ancak daha yüksek yoğuşum sıcaklığında sağlanabilecektir. Bu ise kirlenme olayına sebebiyet verecektir. Artan kirlenme ile su tarafı direncinin artacağı ve bunun sonucu su debisinin azalarak yoğuşum sıcaklığını daha da arttıracağı muhakkaktır.

Hava Soğutmalı Kondenser

1 hp’ye kadar kapasitedeki gruplarda istisnasız denecek şekilde kullanılan bu tip kondenserlerin tercih nedenleri; basit oluşları, kuruluş ve işletme masraflarının düşüklüğü, bakım-tamirlerinin kolaylığı şeklinde sayılabilir. Ayrıca uygulamasına uyabilecek karakterdedir (Ev tipi veya ticari pencere tipi klima cihazları gibi). Çoğu uygulamalarda hava sirkülasyon fanı açık tip kompresörün motor kasnağına integral şekilde bağlanır ve ayrı bir tahrik motoruna ihtiyaç kalmaz. Hava soğutmalı kondenserlerde de ısı transferi üç safhada oluşur.
– Refrijerandan kızgınlığın alınması
– Yoğuşturma
– Aşırı soğutma
Kondenserin alanının takriben %85 yoğuşturma olayına hizmet eder ki kondenserin asli görevi budur. %5 civarında bir alan kızgınlığın alınmasına ve %10 ise aşırı soğutma (subcooling) hizmet eder. Hava soğutmalı kondenserlerde yoğuşan refrijeranı kondenserden almak ve depolamak üzere genellikle bir refrijeran deposu kullanılması artık usul hâline gelmiştir. Bundan maksat kondenserin faydalı alanını sıvı depolaması için harcamamaktır. Havalı kondenserler, halokarbonrefrijeranlar için genellikle bakır boru / alüminyum kanat tertibinde, bazen de bakır boru / bakır kanat ve bakır veya çelik boru / çelik kanat tertibinde imal edilir. Alüminyum alaşımı boru / kanat imalatlara da rastlamak mümkündür. Kullanılan boru çapları ¼” ila ¾” arasında değişmektedir. Kanat sayısı beşer metrede 160 ile 1200 arasında değişir, fakat en çok kullanılan sıklık sınırları 315 ila 710 arasında kalmaktadır. Bu tip havalı kondenserlerin ısı geçiş alanı ihtiyacı ortalama olarak 2,5m/sn. hava geçiş hızında, beher ton/frigo (3024 kcal/h) için 9 ila 14m kare arasında değişmektedir. Çok küçük, tabii hava akışlı kondenserler hariç tutulursa hava ihtiyacı ortalama beher kcal/h için 0.34 ila 0.68m3 /h arasında değişmekte olup buna gereken fan motor gücü beher 1000 kcal/h için 0.03 ile 0.06hp civarında olmaktadır. Fan devirleri 900 ila 1400 d/d arasında olmalıdır. Kondenser fanları genellikle aksiyal tip olup sessiz istenen yerlerde radyal tip kullanılabilir. Refrijeran yoğuşma sıcaklığı ise hava giriş sıcaklığının 10- 20C üzerinde bulunacak şekilde düşünülmelidir.
Genelde boruların durumu, kanat aralıkları, derinlik (boru sırası) alın alanı gibi dizayn özellikleri hava debisi ihtiyacını, hava direncini ve dolayısıyla fan büyüklüğü, fan motor gücünü ve hatta grubun ses seviyesiyle maliyetleri etkileyecektir. Bugünkü kondenser dizayn şekli sıcak refrijeranın üstten bir kolektörle birkaç müstakil devreye verilmesi, yoğuştukça gravite ile aşağı doğru inmesi ve aşırı soğutma sağlanarak gene bir kollektörden alınması şeklindedir.
Hava soğutmalı kondenserler, grup tertip şekline göre;
– Kompresör ile birlikte gruplanmış
– Kompresörden uzak bir mesafeye konulacak tarzda tertiplenmiş(splitkondenser) olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadır. Kondenserden hava geçişi düşey ve yatay yönde olacak tarzda tertiplenebilir. Diğer yandan, hava fanı, havayı emici veya itici etkiyle hareketlendirecek şekilde konulabilir. Bir soğutma sisteminin bekleneni verebilmesi, büyük ölçüde yoğuşma basınç ve sıcaklığının belirli sınırlar arasında tutulabilmesiyle mümkündür. Bu ise kondenserin çalışma rejimi ile yakından ilgilidir. Aşırı yoğuşum sıcaklık ve basıncının önlenmesi kondenserin yeterli soğutma alanına sahip olmasıyla ilgili olduğu kadar hava sık rastlanan bir durumdur. Bu nedenle, bilhassa soğuk havalarda çalışma durumu devresinde yeterli debi ve sıcaklıkta havanın bulunmasıyla da ilgilidir. Yoğuşma sıcaklık ve basıncının çok düşük olması hâlinde ise yeterli refrijeran akışı olamamasına bağlı olan sorunlar çıkmaktadır.
Örneğin, termostatikakspansiyon valfinde yeterli basınç düşümü sağlanamadığından kapasitenin düşmesi sık olduğunda, çok düşük yoğuşma basıncını önleyici tedbirler alınır ki bunları iki grupta toplamak mümkündür.
– Refrijeran tarafını kontrol etmek
– Hava tarafını kontrol etmek

Evaporatif Kondenser

Hava ve suyun soğutma etkisinden birlikte yararlanılması esasına dayanılarak yapılan evaporatif kondenserler bakım ve servis güçlükleri, çabuk kirlenmeleri, sık sık arızalanmaya müsait oluşları nedenleriyle gittikçe daha az kullanılmaktadır. Evaporatif kondenser üç kısımdan oluşmaktadır:
– Soğutma serpantini
– Su sirkülasyon ve püskürtme sistemi
– Hava sirkülasyon sistemi
Soğutma serpantininin içinden geçen refrijeran, hava soğutmalı kondenserde olduğu gibi yoğuşarak gaz deposuna geçer. Serpantinin dış yüzeyinden geçirilen hava, ters yönden gelen atomize hâldeki suyun bir kısmını buharlaştırarak soğutma etkisi meydana getirir (Aynen soğutma kulesinde olduğu gibi). Böylece kondenserdeki yoğuşma sıcaklığı ve dolayısıyla basıncı daha aşağı seviyelere düşürülmüş olur. Serpantinin dış yüzeyi, ısı transferi film katsayısının düşük oluşunun etkisini karşılamak üzere, alanı arttırmak için kanatlarla donatılmaktadır. Ancak, modern evaporatif kondenserlerde, boru dış yüzeylerinde iyi bir ıslaklık elde edilmesi neticesi yüksek ısı transfer katsayılarına ulaşmakta ve kanatsız düz borular kullanılmaktadır. Kondenserin alt seviyesinde bulunan su toplanma haznesinden su devamlı şekilde bir pompa ile alınıp soğutma serpantinin üst tarafında bulunan bir meme grubuna basılır ve memelerden püskürtülür. Bu suyun takriben %3-5 buharlaşarak (takriben 6 ile 7,5 litre/h beher ton /frigo için) havaya intikal ettiğinden, su haznesine, flatörlü valf aracılığıyla devamlı su verilir. Ancak bu kondenserdeki su ilavesi normal olarak sürekli artar ve çıkışta en yüksek seviyeye ulaşır. Suyun sıcaklığı ise refrijerandan alınan ısı ile yükselme eğilimi gösterirken suyun buharlaşma ısısı almasıyla sıcaklığı düşmeye başlar. Bunun sonucu, su sıcaklığı soğutma serpantinin girişinde yükselir (hava yaş termometre sıcaklığı bu kısımda oldukça yükseldiğinden) ve sonradan, havanın giriş yerine yaklaşınca sıcaklığı düşmeye başlar. Toplanma havuzunda su sıcaklığı, stabil bir çalışmaya erişilince fazla değişmez.
Evaporatif kondenserler genellikle binanın dışına ve çatıya konulur, fakat bina içine konularak hava giriş-çıkışları galvanizli saçtan kanallarla da sağlanabilir. Bina dışındaki cihazların kışın da çalışması söz konusu ise donmaya karşı tedbir alınmalıdır. Bina içindeki uygulamalarda ise ıslak havanın atıldığı kanalın soğuk hacimlerden geçmesi hâlinde kanalın içinde yoğuşma olacağı hatırda tutulmalı ve bu suyun toplanıp atılması için önlem alınmalıdır. Bina içi uygulamaları, bir egzoz sistemi ile entegre olarak uygulandığında egzoz fanı ve elektrik enerjisinden tasarruf sağlayacaktır. Hava soğutmalı kondenserlerde olduğu gibi evaporatif kondenserlerde de soğuk havalarda çalışma sırasında çok düşük yoğuşma basınçları oluşumunun önlenmesi gerekir.
Bu maksatla uygulanan tertipler;
– Vantilatör motorunun durdurulup çalıştırılması,
– Hava debisini azaltıp çoğaltmak üzere hava akımına bir damper ve ayar servomotoru kullanılması,
– Vantilatör motorunun devrinin azaltılıp çoğaltılması olarak sayılabilir.
Bir evaporatif kondenserin ısıl performansı, sadece havanın kuru veya yaş termometre sıcaklıkları veya havanın giriş-çıkış entalpi farkları baz alınarak gösterilemez. Zira püskürtülen suyun ve üflenen havanın sıcaklıkları girişten çıkışlarına kadar çok değişik değerler gösterir.


+90 212 343 50 40
+90 553 343 50 40

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çek valf nedir? Çek valf nasıl çalışır görevi nedir?

Çek valf nedir? Çek valf nasıl çalışır görevi nedir? Tek yönde akışa müsaade eden, diğer yönden akış kesitini kapayan ve yol vermeyen   çek valfler, hidrolik sistemde akışkanın tek yönde hareket etmesini sağlar. Çek valf nedir Geri dönüşsüz, tek yönlü ve gevşek valf olarak da bilinen çekvalf (check valf), akışkan maddeyi yalnızca tek bir yönde geçirebilmeleri açısından diğer valf türlerinden farklıdır. Bu tür bir işlevi, taşma tehlikesinin önlemesinin yanı sıra çeşitli güvenlik uygulamaları için de gereklidir. Tek yönde akışa müsaade eden, diğer yönden akış kesitini kapayan ve yol vermeyen valflerdir. Hidrolik sistemde çok kullanılan bu valfler akışkanın tek yönde hareket etmesini sağlar. Hidrolik devrede aşağıdaki sembolle gösterilir. Çek valf nasıl çalışır? Çek valfin çalışmasını otomobil, bisiklet vb. tekerleklerinde bulunan siboplara benzetebiliriz. Tekeri şişirmek istediğimizde hava geçişine izin verirler ancak içindeki bilya sayesinde havanın dışarı çık...

EMNİYET VALFİ NEDİR? EMNİYET VALFİNİN GÖREVLERİ NELERDİR?

EMNİYET VALFİ NEDİR? EMNİYET VALFİNİN GÖREVLERİ NELERDİR? Buhar kazanı, basınç tankı ve diğer sistemlerde belirlenen limit basınca ya da sıcaklığa ulaştığında, otomatik olarak gaz salınımı yapan mekanizmaya Emniyet Valfi denir. Endüstriyel bir dille tanımlamak gerekirse; farklı akışkanlara ve belli bir basınca göre dizayn edilmiş sistemlerin tüm olumsuzluklara karşı korumaya alınması için, dizayn basıncı belli bir değer üzerine çıktığında akışkanın (bu buhar, sıvı ya da gaz olabilir) kontrollü olarak tahliye edilmesini sağlayan vanalara “Emniyet Valfi” denir. Emniyet ventili ve emniyet vanası olarak da adlandırılan Emniyet Valfi, emniyet subabından farklı olarak, bir akışın söz konusu olduğu sistemlerde fiziksel büyüklük tehlikeli değerlere ulaştığında akışı keser veya yönünü değiştirir Emniyet Valfi, monte edildikleri basınçlı ortamda artan enerji veya azalan besleme sonucunda ortaya çıkabilecek basınç yükselmelerine karşı sistemi korumaktadır. Emniyet valflerinde temel amaç...

DRAYER NEDİR

                                                     DRAYER NEDİR Drayer (filtre) kondenser çıkışına konulup görevi su ve asitleri emerek tutmak, küçük katı maddeleri de (toz vs.) süzmektir. Havanın yaş termometre sıcaklığı soğutma sisteminin iç temizliğine bağlıdır. Sistemin içinde sadece kuru ve temiz soğutucu akışkan ile kuru ve temiz yağ dolaşmalıdır. Akışkanın içine gerek sisteme doldurmadan önce ve gerekse sistemin diğer elemanlarından bir miktar su karışabilir. Bu su kılcal borunun evaporatöre giriş yerinde donarak sistemi tıkar ve soğutmayı önler. İçindeki toz ve küçük parçacıklar da tıkama yapabilir. Sistem içine su ve tozların girmesini önlemek hemen hemen mümkün değildir. Bunlardan başka soğutucu akışkan içinde bazı asitler de bulunabilir. Drayer Kurutucu ve süzgeç (drayer ve süzgeç) şu kısımlardan ibarettir. –   ...